10.31.2019

"Mucizevi Mandarin"

     Yaşlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin ehliymiş. Onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gel gelelim güzel kadının her dokunuşunda;mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. İçten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin  kanlar içinde kadının kollarında yığılmış, ölmüş.  

  
                                                                                                                                                                          Aslı Erdoğan'ın "Mucizevi Mandarin" isimli kitabında okumuştum bu hikayeyi. İçime bütün ayrıntıları ile işlemeyi başarabilen nadir hikayelerden. Bir çok çıkarımda bulunulabilecek ve bize hayat hakkında bir çok tüyo verebilecek bir hikaye.Yazarın, şefkati insanın kalbinin en derin sırlarının , acılarının kapısının anahtarı olarak göstermesi beni ekstra büyülemişti.

      Tanımadığımız dışarıdan güçlü görünen bir kişiden etkileniriz. Onunla birlikteliğe başladığımızda birlikte olma sebebimiz aslında oldukça güçlü oluşur. Onu tanıdıkça kalbinin kapısını araladıkça onunla olma sebebimiz ortadan kalkar. Güçlü görünen o kalp aslında yaralarla çevirili bir et parçasıdır yalnızca...
      İki güzel söz ile noktalamak istiyorum bu yazıyı;
”Şefkat öyle bir dildir ki sağır da işitebilir, kör de okuyabilir.” (Mark Twain)
”İnsan, zekanın karşısında saygıyla eğilir; ama iyi davranış ve şefkatin önünde diz çöker.” (Dale Carnegie)

2 yorum:

  1. Çok enteresan bir hikaye, düşündürdü. Ve düşündüren şeyleri severim. Kitabı okuyacağım. Teşekkürlerimi sunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hikaye kadar kitapta insanı kendi içine alıyor ve kısa bir süreliğine de olsa gerçek hayattan uzaklaştırabiliyor. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.Kesinlikle pişman olmayacağınıza eminim. Yorumunuz için teşekkürler

      Sil